Selamunaleykum ey blog ehli! :) Bir zamanlar bu blogun bir yazarı vardı değil mi? İşte o tembel yazar bugün geri döndü ve bir şeyler karalamaya karar verdi. O kadar uzun ara verdim ki birçok olay geçti başımdan. Hangi birini anlatacağım bilmiyorum. Bu yazımda size Kazakistan'dan Türkiye'ye yaptığım mecburi dönüşü anlatayım en iyisi. Bunu anlatmaktaki amacım Kazakistan'a gidecek olanların da benim düştüğüm hatalara düşmemelerini sağlamak ve bilgi vermek bunu da belirteyim.
Bildiğiniz üzere ben Kazakistan'a gelin gittim. O kadar iyi ve temiz bir eşim var ki Rabbime ne kadar şükretsem azdır. Buradan ona selam vereyim muhtemelen okuyacak bu yazımı. :)))) Eşim kadar ailesi yani ailemiz de çok sabırlı, merhametli, gönlü zengin insanlar. Böyle güzelliklerin arasında ufak tefek problemler de olmadı değil. İşte aslında ufak bir problem gibi gözükse de sonuçlarının baya pahalıya patladığı bir durumdan bahsedeceğim şimdi.
Kazakistan'a ilk gittiğimizde yaptığımız ilk iş nikah işlemlerine koşturmak oldu fakat bilmediğimiz bir şey vardı; Kazakistan'a giriş yaptıktan sonra 5 gün içinde yabancılar şubeye giderek ikamet kaydı yaptırılması gerekiyormuş. Aksi halde para cezası hatta ve hatta sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalınabilirmiş. İşte biz bu para cezası bir güzel ödedik çünkü bu kuralı bilmeden 10 gün boyunca lay lay lom dolaştık. Her neyse tam parayı ödedik sorun bitti derken demesinler mi her ay ülkeye giriş çıkış yapmanız gerekiyor diye! Ben aldığım cezadan ötürü bir yıl boyunca hiçbir işlem yapamazmışım bu sebeple de her ay ülkeden çıkmam gerekecekmiş eğer yapmazsam da sınır dışı edilecekmişim. Ne yapacağız diye kara kara düşünürken bu ay Rusya ya gidip gelelim bari dedik. Rusya'nın Omsyk şehrine giriş çıkış yaptık tabi bunu yaparken benim yüreğim ağzıma geldi sınır dışı edileceği diye. Neyse ki problemsiz bir şekilde geldik tekrar Astana'mıza. Bu ayı bu şekilde atlattık atlatmasına da bir de bunun öbür ayı vardı. Yine başladık düşünmeye taşınmaya. Biz böyle uğraşıp dururken ay sonu geldi çattı. Artık çaresizce tekrar çıkış yapma hazırlıklarına başladık. Tüm bunlar olurken başıma öyle bir şey geldi ki ''yuh'' diyeceksiniz. Sen Türkiye'den kapkaçın meslek haline gelmiş yerden git Astana'da çantanı kaptır! Olacak iş mi bu? Kimin başına gelirdi ki zaten benden başka? İçinde para olsaydı içim yanmazdı. Kimliğim, pasaportum ne varsa uçtu gitti. Çıkış yapmama kalmış 8-9 gün ortada ne pasaportum var ne kimliğim. O gün yaşadığım korkuyu, üzüntüyü ve pişmanlığı kelimelerle tarif edemem. Tüm gün çantanın izini sürüp yorgun düşünce de camiye sığınarak ağladığım o anlar hafızalarımdan asla çıkmayacak. Neyse durumu polise bildirdikten sonra Elçiliğe gittik. Bana dedikleri '' Sana sadece Türkiye'ye gidebileceğin bir geçici pasaport çıkartacağız''. Buyur buradan yak! Yani ben Türkiye'ye geri dönecektim hem de tek başıma. Çıkış yapmama son bir gün kala geçici pasaportum hazırlandı ve ailem bana o günkü İstanbul biletini alarak uğurladılar. Uçağa binmemle gözyaşlarımın dökülmesi bir oldu. Üstelik oruçluydum. Sabah Astana sokaklarındayken gece İstanbul'da oldum. Hava limanında da birkaç problem yaşayarak sorun kotamı doldurdum ve İzmir'e anacığımın kucağına attım kendimi.
Tüm bu olaylar nedeniyle ve benim cezamın bitmesini bekleyeceğimiz için bir sene Türkiye'de yaşamaya karar verdik. İşte siz yazı yazmamı beklerken ben bunlarla uğraşıyordum. Siz siz olun Kazakistan'ın kurallarını iyice öğrenmeden yola çıkmayın! :)
Şimdi ne halde olduğumuzu soracak olursanız gayet iyiyiz. İzmir sıcağında kavruluyoruz.